Author

Erkek Vizyon

Browsing

Duygusal güç; birçok kişi tarafından, birçok farklı anlama gelen bir kavram. Duygusal güç ile ilgili aklımıza gelebilecek kavramlardan önce aklımıza gelmemesi gerekeni konuşmamız gerekir. Duygusal güç demek, duygusuz olmak demek değildir. Duygularını saklamak demek değildir. Birçok kişi duygusal gücü bu iki kavram arasına sıkıştırıyor ve bu da yanlış anlaşılmalara neden oluyor. Hiçbir insanın ruh hali sabit değil. Hepimizin ruh hali değişkendir, inişler ve çıkışlar bizim normalimizdir olması gerekendir. Bundan dolayı duygusal güç sahibi olmak isteyen insanlar ben sabit bir duygu durumunda kalmalıyım, mesela sürekli sakin kalmalıyım gibi bir düşünce içerisine girerler ise başarısız olmaları kaçınılmazdır. Sabit bir duygu durum halinde bulunmalarının haricinde, bazı duygulardan uzak durmaya çalışmak da duygusal güç ile bağdaşmayan bir durumdur. Ben asla üzülmeyeceğim, ben asla sinirlenmeyeceğim gibi bir şey olamaz. İnsanları bu durumun içerisine sürükleyen şey ise duygusal olmanın zayıflık olarak algılanmasıdır. Duygularınız sizin zayıf bir insan olduğunuzu göstermez. Bir şeye üzülmek sizi zayıf yapmaz. Sizi…

Toplumda yaygın bir kanı vardır; kadın, yalan söyleme konusunda daha beceriklidir. Aslında bu yanlış bir görüş daha doğrusu eksik bir görüş. Yalan söylemek kompleks bir iştir, bir çok veriyi kullanarak bir olay örgüsü oluşturursunuz, ikna ediciliğiniz için vücut dilinizi ayarlarsınız. Gerçekten zor bir iştir. Toplumsal zekâ dağılımına baktığımız da düşük zekâ seviyesinde erkekler çoğunlukta, orta zekâ dağılımında eşit, yüksek zekâ seviyelerinde erkekler daha fazla. Ki bu söylediklerimden lütfen tetiklenmeyin arkadaşlar. Dağılımdaki sayısal farklılık, mesela zeki kadın yoktu demek değildir yada erkekler geri zekalıdır demek de değildir. Gerek kadınların sosyal hiyerarşisinin işleyişinden dolayı gerekse yukarıda var olan dağılım yalan söyleme mekaniklerini kadınların daha ustaca kullanmasına neden olmuş olabilir. Aklınıza yalan paradoksu gelebilir, iyi de yalanı iyi söyleseydi zaten yakalanmazdı gibi. Doğru fakat toplumda oluşan kadınlar daha iyi yalan söyler algısı çok da yakalandıkları için değil, daha çok kendi istediklerini aldıktan sonra kişilerin içine düştükleri fark etmesi ortaya…

Bir kızın sizinle ilgilendiğini değerlendirmenin en iyi yolu; vücut dilini iyi okumaktan geçer. Küçük parçalara takılırsanız, yanılabilirsiniz. Bir kızın size doğru bakıp gülümsemesi sizinle ilgilendiği anlamına gelmez. Denk gelmiş olabilir. Vücut dilinde en önemli mesaj “açık” olmaktır. Vücut dili hareketleri kültüre göre farklı anlama gelebilir, her hareket her zaman benzer sonuçlar çıkarmaz. Mesela kollarını önünde bağlayan birisi için iletişime kapalı yorumu yapılabilir fakat bu herkes için geçerli değil. Sadece kendisini rahat hissettiği için bu şekilde oturuyor olabilir. “Açık” olmak ise evrenseldir. Memeli hayvanlar koruma içgüdüsü olarak vücut boşluklarını kapatma eğilimindedir. Göğüs boşluğu, karın boşluğu gibi daha sonra genital bölgeler gelir. Vücut dilini analiz etmeye çalıştığınız kişiyi anlık olarak değerlendirmeyin. Belirli bir süre boyunca gözlem yapmak analizleriniz güçlendirir. Sadece kişinin beden diline odaklanmak da büyük hatadır. Kişinin, içerisinde bulunduğu ortam, kişinin içerisinde bulunduğu duygu durum, bir konuşma varsa konuşulan konu, bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Mesela, duyguların uç…

İkili ilişkilerde sıklıkla karşımıza çıkan bir sorun var, başlangıçta fazlası ile ilgili olan, kadınsı –dişil- enerjisini açığa cesurca vurup sizinle ilgilenen tabağınız veya uzun vadeli ilişki yaşıyorsanız sevgiliniz, artık eskisi gibi sıcak ve kadınsı davranmayabilir. Bu durumun içerisinden çıkmak ve kadının düşen enerjisini, ilgisini arttırmak adına yapılacak en önemli şey korku oyunudur. Korku oyununu açıklayacak olursak: İsminden de anlaşılabileceği üzere, ilişki içerisindeki kadının, ilişkinin kendisine sunduğu kaynakları – erkeğin ilgisi, duygusal faktörler, maddi durumları ve diğer kişisel durumlar- kaybetmesi üzerine kurulu bir hamle denilebilir. Devreye giren hipergami dürtüleri kendini göstermeye başlamıştır. Yanlış anlaşılmanın önüne geçmek adına açıklamakta fayda var. Korku oyunu; kadına farklı şekilde yapılan duygusal hamleler ile kadının duygusal yönüne dokunup kadına zarar vermek değildir. Ayrıca erkekler tarafından bu kadar kötü bir şekilde algılanacak bir manipülasyon tekniği de değildir. Sizler ilişki içerisinde iken gayet gerçek bir erkek gibi kendi hayat amacınız uğruna çalışırken de partnerinizin size karşı davranışları değişebilir,…

Mahalle abisi kıvamında tavsiye veren platformlardan kırmızı hapı okuyan birçok erkek “maço,komik,gizemli vs.” olacağım diye rezil oluyor ve en önemlisi neyi yanlış yaptıklarını bile tahmin edemeyecek durumda oluyorlar.⁣ ⁣ Efendim işte maço olacaksın, sert olacaksın, ciddi olacaksın, kız sana bakmaya korkacak yada sürekli espriler yapacaksın, çevrendeki insanları güldüreceksin. Gibi sadece belli kalıplara sıkıştırılmış örnekler çoğaltılabilir.⁣ ⁣ Özellikle de kadınlar için uğraş verme alt metni vardır bu öğütlerde.⁣ ⁣ Aşırı gizemli olacaksın, salaş ve bol giyineceksin havalı görüneceksin, hiç kimse senin hakkında bir şey bilmeyecek. ⁣ ⁣ Hiçbir şey başlı başına “bir” şey değildir. Erkekten de yalnızca bir şey olmasını beklemek, bunu istemek saçma olacaktır. ⁣ ⁣ Burada dengenin öneminden bahsetmek zorundayım. Yaşam kaostan, karmaşadan ibarettir. önemli olan bu karmaşayı yönetebilmektir, tek yönlü olarak karmaşadan sıyrılmak değil.⁣ ⁣ Doğada her nasıl bir denge varsa insanın da sosyal hayatındaki karakterinde bir denge olması gerekir.⁣ ⁣ Söz gelimi sürekli espiriler yapan ve insanları…

Bir önceki yazıda bir nebze de olsa; realiteden uzak değerlendirmelerin ışığında insanlara yanlış bir izlenim çizilen Avrupa toplumu algısından bahsetmiştim. Avrupa’daki kadınlar şeklinde yazdığım zaman veya Türkiye’deki kadınlar şeklinde yansıttığım aman her zaman istisnaların olduğunun farkındayım. Oturmuş bir sistemlerinin olduğunu söylemiştim. Bu sistemin gelenekselci  yapısı, kuşakların birbirinden aşırı kopuk yaşamasını engelliyor. Son 70 yıldır da top ekonomik olarak kalkınma içerisinde olan bu toplumun, kuşaklar arasında büyük ekonomik uçurumlar da yok. Ki bunlar çok önemli, çünkü bir kişinin ailesinin gençken yapabildikleri, çocuklarının hayata bakışını, hayata karşı duruşunu çok fazla etkileyebiliyor. Kendi gençliğinde sahip oldukları, inşa ettikleri ve muhafaza ettikleri sistem sayesinde birçok şey yapabilmiş bir insanın kendi çocuğunu yetiştirmesi ile, bir çok şeyden mahrum bırakılmış inşaların çocuklarını yetiştirmesi malesefki bir değil. Kendileri birey olabilmiş, kendi düşünce sistemlerini, kültürel birikimlerini oturtabilmiş bu insanlar, daha iyisini haliyle çocuklarından da bekliyor. Tabi ki sadece çocuklarından bunu bekleme kalmıyor,…

Erasmus öğrenci değişim programı ile İtalya’da, oranın en sosyokültürel olarak karışık şehirlerinden birisi olan Napoli’de yaşadım. Erasmus ile gitmeden öce totalde 55 ve 32 gün olmak üzere iki ayrı şekilde Avrupa’ya yolculuğa çıktım. İnterrail yapan insanları görüp planladım ve ama onlar gibi yapmadım. İnterrail biletine para vermedim otostop ile gezdim. Kalacak yere para vermek istemedim, çoğu yerde kamp yaptım, çeşitli uygulamalar üzerinde tanıştığım insanlar aracılığı ile konaklama problemimi çözdüm. Totalde 28 ülkeyi gezdim. Bunu söylememin bir sebebi, kendi gözlemlerimi 3 5 insan görerek yapmadığımdır. Bir fikir belirtmek için yeterli örneklem genişliğine eriştiğimi düşünüyorum. Diğer sebebi ise, yapmak istedikleri işlere adım atmaya korkan insanların problem çözmek yerine, problemlere odaklanmasının nelere mal olduğunu göstermek istedim. Napoli kendine has kültürü ile diğer Avrupa şehirlerinden de farklı bir yapıya sahip. Her türlü düşünceyi hayat biçimini sizlere sunan bir yer. İnsanların kafasında olan klasik Avrupa şehir yapısından farklı bir yer.…

Sizle alfa olmak istemiyorsunuz. Sizler insanların sizi alfa olarak görmesini istiyorsunuz ve insanlardan aldığınız tepkiler doğrultusunda buna inanmak istiyorsunuz. Bahsettiğim şey “fake it, until make it” yani “yapana kadar taklit et” kavramından farklı. Bu bir adımlama yöntemidir. Olmak istediğin kişiye ulaşmak için seçtiğin yolda senden önce gitmiş olanların yaptıklarını incelemek, bir şeyi nasıl yaptıklarını izlemek ve onları taklit etmek; bu hareketler senin bünyende doğal seyrini bulana kadar yapman gereken bir şey. Öğrenmenin yöntemi budur. Tekrar edeceksin ne zamanki bir işin hareket mekanizmalarını anladın, işte bu andan sonra kendine uygun modifiye etmen gerekiyor. Alfa taklidi diye nitelendirdiğim olay ise bundan daha farklı, gelin inceleyelim. Kişi kendisine bir rol model seçiyor veya rol modelini kendisi oluşturuyor. Kendisinin nasıl olması gerektiğini tasarlıyor, hem de her ayrıntısı ile. Sonra bu kişi tasarladığı karakterin özelliklerinden zahmetsiz bir şekilde değiştirebileceklerini belirliyor. Mesela saç modeli, kıyafet seçimi, taktığı gözlük, giydiği gömlek artık buna ne dersek. Hem başkalarının…

Kendini bu şekilde görenlerin sayısı bir hayli fazlalaştı. Başkalarının kendisini bu şekilde görmesini isteyenlerin sayısı da sürekli artıyor. Redpill felsefesinin bazı insanları bu düşünceye ittiğini düşünebilirsiniz ama sorun Redpill felsefesinde değil. Maalesef ki birçoğumuz büyüme çağında kendisine yol gösterecek doğru düzgün birisini bulamadı. Bizden öncekiler kendilerine verilenle yetinmek zorunda olan bir nesildi. Erkeklik algısını sorgulamak ve sistematikleştirmek gibi bir gayeleri yoktu. Tabı bu konuda onları suçlamıyorum. Bir toplumun bir düşünceyi geliştirmek için, belirli özelliklere sahip olmasının yanında, zamana ihtiyacı vardır, stabil ilerlemeye ve refaha ihtiyacı vardır. Bunlar sağlanmadığı sürece toplumsal bir ilerleme görülemez. Bireyler ilerler. Türkiye gibi gündemi sürekli değişen, içindeki insanların sürekli hayat mücadelesi vermek zorunda olduğu bir yerde, tutup da insanlara siz neden çocuklarınıza doğru düzgün rehber olmadınız diyemiyorsunuz. Babalarından gördükleri geleneksel yaklaşımlar her nesilde biraz daha azaldı, Bu kişilerin yoğun mücadelesinin verdiği bıkkınlık, dünyanın giderek küreselleşmesi geleneklerin yanlış olduğunu ve uzaklaşılması gerektiğini gösterdi. Toplumda bir birey…

Yeni bir ilişki kurmak için zaman harcamak, eski ve bitmiş bir ilişkiyi canlandırmak için çaba harcamaktan her zaman daha iyidir. Demirden Kanunların 4. maddesi ile kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kendi kararınızla bitirdiğiniz bir ilişki hakkında zaten konuşmaya gerek yok, sorumluluk alın ve kararınızdan dönüp küçük düşmeyin. İlişkin sen hiçbir şey yapmadan da bitebilir. Bu tarz durumda senin duruşundan ve hareketlerinden eminsen, senin olmak için çaba gösterdiğin kişiyi görmezden gelen birisine, tekrar “bak ben buradayım, beni bir daha gör” demenin anlamı yok. Sizin değerinizi sadece siz belirlersiniz. Bu yazı erkek olma yolunda yapılmış hatalar yüzünden bitmiş ilişkiler içindir. Burada Rollo şu an içinde bulunduğun ve kötüye giden bir ilişkiden bahsetmiyor. Bazı durumlar vardır ki; partnerinde bir problem olmamasına rağmen, senin adı ardına yapmış olduğun yanlışlar ilişkinizi çıkmaza sokmuştur. Bu tarz durumlarda; içinde bulunan kötü durumu düzeltmek için çaba gösterilebilir ama sizin çaba göstermeniz demek ilişkiniz düzelecek demek değildir. Sadece ilişkilerden bahsetmiyorum;…