Vahşi doğa hayranı Henry David Thoreau medeniyet ve onun hoşnutsuzlukları için yazdığı reçeteyi, 1854 tarihli Walden-Ormanda Yaşam makalesinde sundu.Şimdi eko-terapiyi destekleyen bilimsel kanıtlar var. Japonların “Shinrin-yoku” ismini verdikleri orman banyosu uygulamasının kalp hızını ve kan basıncını düşürdüğü, stres hormonu üretimini azalttığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve genel olarak esenlik duygularını iyileştirdiği kanıtlanmıştır.

2004’ten 2012’ye kadar Japon yetkililer orman banyolarının fizyolojik ve psikolojik etkilerini inceleyerek yaklaşık 4 milyon dolar harcadılar ve sonuçlara göre 48 terapi izi belirlediler. Tokyo’daki Nippon Tıp Okulu’nda profesör olan Qing Li, ormana maruz kalmadan önce ve sonra bağışıklık sistemindeki doğal öldürücü (NK) hücrelerinin aktivitesini ölçtü. Bu hücreler viral enfeksiyonlu hücrelere hızlı yanıt verir,tümör oluşumuna cevap verir, bağışıklık sistemi sağlığı ve kanser önleme ile ilişkilidir. 2009 yılında yapılan bir çalışmada Li’nin denekleri bir orman ziyaretinden sonraki hafta NK hücre aktivitesinde önemli artışlar gösterdi ve her haftasonu ormanda ardı ardına olumlu etkiler sürdü.

Bunun nedeni, ağaçlarda, bitkilerde,bazı meyve ve sebzelerde bulunan ve genellikle mikroplardan ve böceklerden korunmak için yayılan fitokosit olarak adlandırılan çeşitli esansiyel yağlardır. Orman havası sadece daha taze ve daha iyi hissetirmez fitokositin solunması aslında bağışıklık sistemi işlevini iyileştirir gibi görünmektedir. Uçucu yağlar ayrıca antimikrobiyal olan ve bağışıklığı güçlendiren limonen gibi aktif bileşenlere sahiptir.

Japonya’nın Chiba Üniversitesinde Çevre, Sağlık ve Saha Bilimleri Merkezi tarafından yürütülen orman banyoları üzerine yapılan deneyler, 20’li yılların başlarında 280 denek üzerindeki fizyolojik etkilerini ölçtü. Ekip, şehirdeki bir gün boyunca deneklerin tükürük kortizolünü (stresle artar), kan basıncını, nabız ve kalp atış hızı değişkenliğini ölçtü ve bunları bir gün boyunca 30 dakikalık bir orman ziyaretiyle alınan biyometriyle karşılaştırdı. “Orman ortamları, şehir ortamlarından daha düşük kortizol konsantrasyonları, düşük nabız sayısı, daha düşük kan basıncı, daha büyük parasempatik sinir aktivitesi ve düşük sempatik sinir aktivitesini desteklemektedir.” Bu sayılan etkilerin hepsi günlük hayatın stresi ve yoğunluğunda sekteye uğrayan testosteron seviyelerimizi artırabilir.Çünkü yüksek stres seviyeleri düşük testosteron demektir.

Ağaçlar ruhu da rahatlatır. Orman banyosunun psikolojik etkileri üzerine yapılan bir araştırmada, bir orman içinde iki kez ve kontrol ortamlarında iki kez 498 sağlıklı gönüllü araştırılmıştır. Denekler, ağaçlara maruz kaldıktan sonra artan canlılık ile birlikte, düşmanlık ve depresyon puanlarının anlamlı düzeyde azaldığını gösterdi. “Buna göre” araştırmacılar şöyle yazdı: “orman ortamları, terapötik manzaralar olarak görülebilir.”

Ancak, bu yöntemin yoğun ormanlarda yapılmaması gerekmektedir, en önemlisi yol yorucu olmamalıdır. Süre boyunca, araştırmacılar 4 saatten ve 4 km’den fazla yürümemektedir.Bu egzersiz veya yürüyüş ya da koşu değildir.Görme, duyma,tat alma,koku alma ve dokunma duyularımızla bağ kurarak doğada var olmaktır. Shinrin-yoku bir köprü gibidir. Duyularımızı açarak, doğal dünya ile aramızdaki boşluğu kapatır. yani dinlenebilirsiniz. Molalar sırasında, doğanın keyfini çıkarabilir, meditasyon yapabilir, bir bardak çayın yanında kitap okuyabilirsiniz.

Şehir sakinleri, ağaçların etkilerinden sadece parkları ziyaret ederek yararlanabilirler.Kentsel ortamlarda yeşilliklere kısaca maruz kalma stres seviyelerini azaltabilir.Uzmanlar çocuklarda görülen dikkat bozukluğu tedavisinde bir parçası olarak bile kullanılabileceğini söylüyor. Bütün bu kanıtlar,kazanımlar için çok fazla maruz kalmaya ihtiyaç duymuyor gibi görünüyor ancak düzenli temas bağışıklık sistemi işlevimizi ve refahımızı geliştirebilir.

Write A Comment