Kadınlar anlık yaşarlar. Burada, hayatını planlayamazlar veya mantıktan yoksundurlar demiyorum. Bahsettiğimiz olay hipergami dürtünün bize nasıl yansıdığıdır. Kadınların hisleri anlıktır, geçicidir. İlişkilerde sizin için harika olan ve hissettirdiklerini asla unutamayacağınız bir olayı silip atmaları çok kolaydır. Çünkü erkeklerin duyguları ve algıları belirli bir mantık temelinin üzerine kuruludur. Safi duygusallık, duygularına göre karar vermek kadınlara has özelliklerdir. Sizlere daha sonradan anlatacağım Briffault Kanunu bunu neden yaptıklarını bizlere güzelce anlatır.

Erkeğin hiyerarşisinin işleyişi ve hayattaki kaynaklara ulaşmasında izlediği yol oldukça  lineerdir ve daha çok kesinlikler içerir. İki sonuçlu olaylar bizim hayatımızın işleyişini belirlemede önemli bir yere sahiptir. Gelişen ve küreselleşen dünyada güçlü erkeğin tanımı değişmiştir. Gücün tanımı değişmiştir. Güçlü değilsen kaybedersin. Yerinden kalkmadığında geride kalmaya mahkûmsun gibi iki sonucu olan denklemler halen bizim hayatımızı ve hiyerarşide nasıl yer edeceğimizi belirliyor. Günümüzde olmasa bile binlerce yıldır benzer kurallardan geçerek oluşturduğumuz bu hiyerarşik düzen bilinçaltımıza kazındı ve mantığımızı da etkiliyor. Kadınların kendi aralarındaki hiyerarşik düzenleri ise erkeklerin ilişkisinden katbekat daha karmaşık o yüzden onların mantıkları erkeklerin mantığından daha farklı çalışıyor.

Eminim hepiniz şu cümleyi hayatınızda bir kerede olsa duymuşsunuzdur. Kadınlar anlaşılmaz varlıklardır. Nerde ne yapacakları belli değildir. Aslında bu yanlış bir cümle sen bambaşka dinamikler üzerine kurulu olan bir düzene kendi bakış açından bakarsan anlamazsın tabi ki.
Kendilerini gayet ifade edebiliyorlar dinlerken de kendi mantığını kullanıyorsun ve onlardan senin mantığında davranmalarını bekliyorsun; aslında binlerce yıllık biyolojik bir süreçle inatlaşıyorsun. Sonra partnerinle sorun yaşadığında, sorunun kaynağını bulamıyorsun kendi bakış açınla baktığın için de bende suç yok ki sen saçmalıyorsun diyerek işleri daha da yokuşa sürüyorsun.

Bizim mantığımız önümüze çıkan olayları ki bu olayın duygusal yönü çok baskın olabilir, öncelikle gerçekliğe uydurmaya çalışır. Bunu yapmıyorsan da bunu yapmayı öğrenmen gerekir. Bir olay olduğunda duygularını bir kenara itip nedenini sonucunu tartıp rasyonel bir temellendirme yaparsın. Bu sayede duygusal boyutu senin karar mekanizmanı etkilemez ve nedenlere, olası sonuçlara, yada ortaya çıkmış problemlere göre çözümler bulursun.

Kadınlar ise bir olayla karşılaştıklarında işin duygusal boyutunu kendi gerçeklileri haline getiriyorlar. Bu hipergaminin bir sonucudur. Daha iyi olanı, beklentilerini daha çok karşılayanı, bu erkekler arasında üremenin kendisine en faydalı olduğunu düşündüğü kişiyi bulduğunda ona yönelmek için bilinçaltının onu ikna etme yöntemidir.

Diyelim ki sevgiliniz sizinle beraberken hayatına farklı bir yerden başka bir erkek giriyor. İş yeri olabilir sosyal gruplar olabilir önemli değil. Bunun sonucunda hipergami dürtüsü devreye girdiğinde kadının mantığı olayın duygusal boyutunu şu şekilde gerçeğe dönüştürüyor; ben eğer mevcut sevgilime gerçekten aşık olsaydım şu an bu kişiye karşı bir çekim hissetmezdim, o yüzden ben aslında sevgilimi başından beri gerçekten sevmiyormuşum. Ona karşı hissettiklerimi ben aşk ve sevgi olarak adlandırmışım ama bunlar gerçeği yansıtmıyormuş. Gerçek olan bu olmalı.

Gördüğünüz gibi mantık işin duygusal boyutunu; olayın neden sonuç ilişkisi sorgulamadan gerçeklik haline getirdi. Bu arada bunları iyi anlamak için podcastlerimi dinleyin.

Sonra bunları kabul etmeyip bu yüzden saçma salak bir şekilde kadınlara kızan bu davranışları yüzünden onlara hakaret edenler var. Bir kadının Hipergami dürtüleri devreye girmişse kendine dönüp bakman gerekiyor. Demiyorum ki seni bir kadın terk ettiyse suçlusu sensin, sen yüzde yüzüne ulaşmış bir erkek olsan dahi senden iyisi daima olacağı için bu başına gelebilir. Buna sinirlenmeyeceksin, kızmayacaksın, kabulleneceksin. Kırmızı hap sana bunu öğretir. Bu günlere kadar soyumuzu devam ettirebildiysek hipergami sayesindedir. Anlının ortasından 3. Bir kol çıkmamasını buna borçlusun. Şunu da demiyorum ki bunlar ya hep ya hiç şeklinde devreye giriyor. Karakter dediğimiz olgu her iki cinsiyet içinde geçerli. Dürtülerini kontrol edebilen ve mevcut durumlarını koruyup saygınlığından karakterinden vazgeçmeyen insanlar da elbette var ben örnek veriyorum konunun özünü anla diye. Temeli anlayıp ilişkilerdeki davranışları yorumlayabilmen için bunlar önemlidir. Bunlar sen insanları genelleyip herkese aynı davran diye değildir. Zaten duygusal yatırım bölümünde bunları çok daha detaylı anlatacağım.

Mantık duyguları kenara itip neden sonuç ilişkisinde bu durumu değerlendirseydi; neden bu yeni kişiye ilgi duyuyorum, mevcut olanda göremediğim bir problem var mı , varsa bu problemi nasıl aşabilirim, ya da bu problemi bulup çözmek yerine bu kişi ile devam etmek daha mı mantıklı? Şeklinde bütüncül bir şekilde olayı değerlendirir.

Mantığın nasıl işlediğini kavradıysanız ilişkilerdeki rolünüzün ne kadar önemli olduğunu ve hata yaptığınızda ortaya çıkacak sonuçların nasıl şekillenebileceğini de anlamışsınızdır.

Bir erkeğin en büyük karizması duygusal gücüdür. Duygusal güç her zaman, her şeyden üstündür. Ülkemizdeki çoğu erkek A konusu altında öğrendiği bir bilgiyi B konusunda işe yarar bir hale getiremez. Farklı olguları inceleyip bir fikir sentezlemekten acizdir. Duygusal gücünüz olsun istiyorsanız; düşünmeyi öğrenmelisiniz. Bakış açınız genişletmelisiniz, olaylara farklı yönlerden bakmalısınız. Çözüm üreten kişi olmalısınız.

Kadınların duygusal güçlerini geliştirmeye çalışmazlar. Dediğim gibi zaten duygularını gerçeklikleri yapabiliyorlar. Duygularını kontrol etmeyi sizden beklerler. Yapmanız gereken setinizi kurup kadının film çevirmesini izlemektir.

Bir kadın size “seni seviyorum” der ise anla ki şu an seni seviyordur. Kadınların sadece çocuklarına karşı olan sevgisi karşılıksızdır. Hata yaparsanız elenirsiniz.
Kadının gözünde duygusal gücünüzü ve olaylar üzerindeki kontrolünüzü kaybederseniz, çerçevenizi yitirirseniz; maskülenitenizi yitirirseniz hipergami devreye girer ve kadının gözündeki yerinizi de kaybedersiniz.
Sonra abi onun için birçok şey yaptım; “bana bunu nasıl yaptı?” diye ağlayan birisi oluvermişsiniz. Onlar sen onları mutlu ederken mutluydular, senin sevgin ve söylediklerin o zamanlarda anlamlıydı, sen onların gözündeki yerini kaybettiğin andan itibaren onlar için yaptığın ve hissettirdiğin her şey yok oldu. Hiç yaşanmamış gibi.

Sizi terk eden sevgiliniz için sizin onu ne kadar sevmeniz, onun için nelerden vaz geçtiğiniz, nelere katlandığınızın önemi yok. Onun hayatında, küçük anlar içinde hissettirdiğin duygular kadar varsın. Gerisi önemli değil.
Erkek gibi erkek olmanın zor olduğundan bahsediyoruz ama kendiniz deneyin ve görün. Bizim anlatmaya çalıştığımızdan çok daha zor bir olgu.

Author

Write A Comment