Tag

androjen

Browsing

Öncelikli olarak buradaki özellikler aşırı keskin sınırlar ile birbirinden ayrılmamıştır, bir kişi farklı kategorilere ait özelliklere sahip olabilir aynı zamanda bir kişi zamanla kendi özelliklerini değiştirebilir. Ve kendisine yeni özellikler ekleyebilir. Bazı kategorilere ait özelliklere doğuştan sahip olabilirsiniz. Herhangi bir çaba harcamadan, doğal bir sürecin sonunda kendinizi bu özelliklere sahip olarak bulabilirsiniz. Alfa dediğimiz; hayvanlar âleminde, genel doğal hiyerarşiye uyum sağlamanın yanında kendi küçük grubunda üstünlük sağlanmış bireylerdir ve bu üstünlükleri sayesinde birçok partnere ulaşabilir ve üreyebilir. Hiyerarşi savaşının zaman içerisinde yüksek risk içeren bireysel savaşlardan ki bu savaş stratejisi her zaman yerini korumaktadır,  dominantlık mücadelesine dönüşmüştür. Yeterli sosyal ilişkilere sahip ve ya topluma karşı gerektiği yerde gerekeni verebilen kişiler elde ettikleri sosyal güç ile dominant hale gelmiştir. Bunun sonucunda bireysel mücadeleye girse kaybedeceği rakiplerine dahi üstünlük kurabilmişlerdir. Sonuç olarak hiyerarşide yukarılara çıkılmış ve ödül konumuna gelerek üremek için önce seçilen sonrasında da seçen kişi olmuşlardır. İnsanlar âlemindeki nüfusun artması,…

Kadınların sizi test etmek için kullandıkları shit testi varsa, erkeklerinde onların bu shit testlerini savuşturacak ve sadece bununla kalmayıp size karşı oyun kurmasını engelleyecek ve cinsel gerilimi arttırarak çekim oluşturmak üzere kullanabileceği silahları var. Eğlenen ustalık. Haylaz bir erkek çocuğu düşünün. Tüm davranışlarının tek bir amacı var, eğlenceye aç ruhunu doyurmaya çalışmak! Bir kızın saçını çekerken, tek düşündüğü o kızın ne hissettiği değildir, sadece dürtülerle yaklaşmak ve eğlenmektir. Onun kendini eğlenme isteği, kendi öz güveni doğal bir çekicilik oluşturur. Kendi isteklerine odaklanırken eğlenebilen ve bunları yaparken doğal bir çekicilik oluşturabılenler “eğlenen ustalardır.” Çocuklar doğal alfalardır, kendi aralarındaki hiyerarşileri oluşur fakat onlardan “alfa” özellikleri yetişkinler tarafından iğdiş edilir. Bu doğal çekiciliği yeniden elde etmemiz gerekiyor fakat bunu tabi ki yetişkin iken bir kadının saçını çekerek elde edemeyiz. Bu çekiciliği bir doğal alfa gibi elde edebilmek ve tabi ki eğlene bilmek için manipülasyon yollarını, öz güvenimizi doğru şekilde kullanmalıyız. Bir çok yerde…

Sadece öz güvenli olmak, öz güvenli olduğunu bilmek yetmez. Etrafınızdaki kişilerin; sahip olduğunuz öz güveni, en az sizin kadar farkında olmasını sağlamak gerekir. Peki bunu nasıl yapacağız? Birçok aşamanın birlikte kullanılması sonucunda bir algı oluşturmalıyız. Bu algıyı oluşturmadaki en önemli etmen ise, birazdan size söyleyeceğim kuralların hepsine; her yerde, her zaman dikkat etmenizdir. Etrafınızda sizi izleyen kimse olmadığını bu görevi zevkle kendiniz yapmalısınız. Kendinizi, kendinize ikna etmek, ileriye doğru attığınız her adımda biraz daha zorlaşacak fakat bu durum sizin sürekli ilerlemenizi sağlayacak. Çerçeve: Basitçe, kendi kurallarınız ve bakış açılarınızı sözlü olmayan bir ifade ile karşı tarafa dikte etmektir. İki kişinin konuşmasında tek çerçeve söz konusu olabilir ve bu genellikle öz güveni yüksek olanınkidir. Burada dikkat edilmesi gereken, karşınızdaki kişinin sizin çerçevenizin içine girmesini sağlamaktır. Bir direnç oluşturmadan bunu yapmak gerekir. Bunun en kolay yöntemlerinden bir tanesi çerçevenin sınırlarını çizmektir. Çerçevenin kontrolünün elinizde olduğunuzun belli başlı göstergeleri vardır; Beden diliniz ve…

Erkekler, aşkın aşk olarak yeterli olduğuna inanır; kadınlar ise aşk konusunda fırsatçıdır. Aşk; tanımı tarih boyunca birçok kez değişen, içerisinde herkesin kendisinden bir şeyler bulabildiği çok geniş, karmaşık bir o kadar da basit ve sade bir olgu. “İki kişinin bir birine karşı duyduğu aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.” Ne kadar masum bir tanım değil mi? Oysa “aşk” insanlarda hatırlattığını masumane duygulardan ziyade yaşattığı acılar ile daha ünlüdür. Duygunun çeşidi her ne olursa olsun aşırıya kaçtığı zaman karar verme yetimize zarar verir. Kara verme yetisi zarar görmüş bir insan ise kendisine ve çevresine zarar verecektir. İster bu duygu direkt kötü bir duygu olsun, nefret gibi; isterse iyiliğin temsili bir duygu olsun, sevgi gibi fark etmez. Aşırıya kaçmış duygular mantıklı, ana uygun karar vermemizi engellediği için bizi zarara uğratır. Kırmızı Hap felsefesinin mantığında yanlış anlaşılan nokta, bu felsefenin kişileri duygusuz bir hale getirdiği ve ilişkilerden kopardığı anlayışıdır. Sizlere ne duygusuz olmanız,…

Günümüz dünyasında Maskülen erkek olmak zor bir iştir çünkü mevcut düzende desteklenen politikalarla birlikte erkek davranışları o kadar çok iğdiş edilmiştir ki; sadece erkek olduğumuz için özür dilememiz beklenir hale geldi. Lgbt topluluklarının, politik doğrucuların, feminist akımın gözünde “Erkek” olmaya çalışmak potansiyel suçlu olmak demek. Bir erkek kendi istediğini yapar. Sorumlulukları sadece kendisine aittir. Kararlarını kendisi alır, istediği şeylere kendi çabasıyla ulaşır. Tutkularının peşinden gider. Desteklenen ve olması istenen erkek profili nasıl peki; kendisine dayatılanı yaşasın, cinsel dürtülerinden utansın, kendi benliğini ilan edemesin. Bir o kadar da ikiyüzlü bir beklentidir bu. Beğendiği kişilerin ise bu şekilde davranmasını istemezler. Onlar kendi isteklerini yerine getirebilmek, kendi hatalarının sorumluluğunu bir başkasına yıkabilmek için, hiyerarşiden üstte olanlar haricinde, kendi değerini elde edebilmişlerin haricindeki herkesten kendi kurallarına uymalarını beklerler. Hiyerarşide aşağıda olan ezici çoğunluğun isteklerini bir erkek olarak elde edememesi; onları kendilerine dayatılanı yaparsa, “belki” bir şeyler elde edebilirim umuduna doğru…

Sizle alfa olmak istemiyorsunuz. Sizler insanların sizi alfa olarak görmesini istiyorsunuz ve insanlardan aldığınız tepkiler doğrultusunda buna inanmak istiyorsunuz. Bahsettiğim şey “fake it, until make it” yani “yapana kadar taklit et” kavramından farklı. Bu bir adımlama yöntemidir. Olmak istediğin kişiye ulaşmak için seçtiğin yolda senden önce gitmiş olanların yaptıklarını incelemek, bir şeyi nasıl yaptıklarını izlemek ve onları taklit etmek; bu hareketler senin bünyende doğal seyrini bulana kadar yapman gereken bir şey. Öğrenmenin yöntemi budur. Tekrar edeceksin ne zamanki bir işin hareket mekanizmalarını anladın, işte bu andan sonra kendine uygun modifiye etmen gerekiyor. Alfa taklidi diye nitelendirdiğim olay ise bundan daha farklı, gelin inceleyelim. Kişi kendisine bir rol model seçiyor veya rol modelini kendisi oluşturuyor. Kendisinin nasıl olması gerektiğini tasarlıyor, hem de her ayrıntısı ile. Sonra bu kişi tasarladığı karakterin özelliklerinden zahmetsiz bir şekilde değiştirebileceklerini belirliyor. Mesela saç modeli, kıyafet seçimi, taktığı gözlük, giydiği gömlek artık buna ne dersek. Hem başkalarının…

Evli olmadığın veya 6 ay içerisinde evlenmeyi planlamadığın bir kadın ile aynı evde yaşama. Rollo Tomassi’nin Demirden Kanunlar serisine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Özgürlük dediğimiz kavramı birçok insan yanlış anlıyor. Özgür olmak; sınırlara tâbi olmamak; kısıtlamaya, koşullara, zorlamaya bağlı olmamaktır. Tamını bu şekilde olan ifadeyi, kendi hayatımıza hem somut hem de soyut olarak, sınırlar olmadan yansıtamayız. Sınırlar olmadan özgürlüğün olması mümkün değildir. Özgürlüğününüz kendi belirli sınırlar içerisinde yaşayabilirsiniz. Ancak bu şekilde ortak bir özgürlük anlayışı oluşturabilir. Sınırların, sınırlamaların olduğu fakat bunların içerisinde kişilerin özgür olduğu bir düzen olmalıdır. Eviniz sizin toplumdan izole olduğunuz, kendinizle baş başa kaldığınız, gardınızı indirdiğiniz güvenli alanınızdır. Burada konfor alanındaki gibi bir güvenli alandan bahsetmiyorum. Burası; sizin “kişisel hayatınızın, bireysel özgürlüklerinizin” güvence altına alındığı yerdir. Bireysel veya başkalarıyla yaşayacağınız özgürlük için sizin sahip olduğunuz sınırlardır. Evlilik dediğimiz olay; iki insanın aynı sınırları kullanarak, aynı sınırlar içerisinde birbirine bıraktıkları yer kadar…

İlgi: belli bir olay, etkinlik, şey ya da kişiye yakınlık duyumsama ve ona öncelik tanımadır. Her insan ilgi duyar ve ilgi bekler. Bizler sosyal varlıklarız. Yaptığımız hareketler, içinde bulunduğumuz sistem içerisindeki ilerleyişimiz daima birisini etkiliyor. Bir insanın bu karmaşık sosyal ağda yaptıkları ve ya zamanında yapmış oldukları nedeniyle toplum tarafından ilgi görmesi yanlış bir şey değildir. Bir insanın zaman harcayarak, emek vererek, bir şeyler üretmesi ve bunun karşılığında toplumdan bir şey beklemesi yanlış bir şey değildir. Bu bir yerde toplum olmanın getirisidir. Kulağa ilk duyulduğunda acımasızca gelse de bütün ilişkilerimiz çıkar ilişkisidir. Çıkar ilişkisi daima fayda zarar değildir, her zaman çıkar ilişkisi lafını duyduğumuzda aklımıza bu geldiği için kötü anlamlar çağrıştırıyor. Fayda – fayda ilişkileri fayda – ve hiçbir şeyin değişmediği ilişkiler de vardır. Aslında toplumların sosyal yapısını güçlendiren şey; birbirinden farklı küçük gruplar arasındaki fayda – zarar, zarar – zarar ilişkisini en aza indirip…

Seninle seks yapmayı erteleyen veya seninle seks yapmayı ertelediğini ima eden bir kadın asla beklemeye değmez. Tomassi’nin Demirden Kanunlarının ikinci maddesindeyiz. İlk yazımda da belirttiğim gibi; Redpill felsefesini okumaya başlamış bir çok arkadaşımız okuduğu yazıları kendi içerisinde bulunduğu ortama göre revize etmeden harekete geçmeye çalışıyor. Şimdi öncelikle bu kuralda Rollo ne demek istemiş onu anlatayım daha sonrasında ise gördüğüm yanlışlardan ve bu yanlışların içerisine nasıl düşmemeniz gerektiğinden bahsedeyim. Bakın “Erkek adam” hayatının kontrolünü eline almış kişidir. Güçlü olandır yani kendisini ilerlemeye adamış ve kendi kalesini güçlendirmek için durmaksızın çalışan idealleri olan net bir çerçevesi olan insandır. İlişkilerde “Ödül” olan sizsinizdir. Bir erkeğin ilişkide verdikleri bir kadınınkinden daha fazladır. Bir erkek olarak siz sahip olduğunuz şeyi yani zamanınızı verirsiniz. Siz ilgi verirsiniz. Siz bir kadın ile birlikteyseniz zaten kadının inanılmaz filtreleme sistemini geçtiğiniz için o konumdasınızdır. Yani siz ödülsünüz. Kadınlar bir bunu yapmıyor mu? Onlar ilgi ve zaman vermiyor mu?  Diyebilirsiniz.…

Libido; temelde cinsel içgüdü, cinselliğe duyulan yoğun arzuyu tanımlar. Libido vücudumuzdaki androjen hormonlarla ilişkilidir. Hem erkeklerde hem kadınlarda mevcut olan androjen hormonlar libidonun itici gücünü oluşturmaktadır. Libidonun tek belirleyici unsuru hormonlar değildir. Psikolojik etmenler de bir hayli önemlidir. Libido üzerinde östrojen hormonun da etkisi vardır. Kadınlarda da testosteron libidonun temelini oluşturur iken östrojen cinsel duyarlılığı arttırır. Kadınların mensturasyon döneminde meydana gelen androjen artışı libidoda belirgin bir artış sağlar. Bu libido artışında daha çok hormon etkisi ön plandayken ovulasyonun – yumurtlamanın – olduğu dönemde ise pik yapmış östrojen seviyesi ve aynı zamanda devreye giren üreme içgüdüsü gibi psikolojik etmenler, androjen hormonlardan daha baskın bir şekilde libido üzerinde rol oynar. Mensturasyon siklusu sürekli olarak homon seviyelerinin değişmesine neden olmaktadır. Kadınlarda hâkim hormon östrojendir ve bu değişiklik büyük çoğunlukla östrojen seviyelerinin azalıp artması ve belirli dönemde zaten miktarı az olan testosteron miktarı üzerinden sağlanmaktadır. Erkeklerde ise , kadınlardaki gibi yüksek miktarda östrojen üreten…