Category

Yaşam Tarzı

Category

Hormonların ve fizyolojinin tanrıya inanıp inanmamanızda herhangi bir rolü var mı? Bir erkeğin vücudundaki testosteron ve DHEA gibi seks hormonlarının seviyesi onun dindarlığını. etkileyebilir Springer’in Kanada’daki McGill Üniversitesi’nden Aniruddha Das’ın Springer’in Adaptive Human Behavior and Physiology dergisindeki yeni bir çalışması, dindarlığı sadece yetiştirilme tarzı veya psikolojinin etkilemediğini fizyolojik faktörlerin de rol oynayabileceğini gösteren kanıtların artmasına neden oldu. Das, 2005-2006 ve 2010-2011 Ulusal Sosyal Yaşam, Sağlık ve Yaşlanma Projesi (NSHAP) elde edilen verileri analiz etti. Bu ulusal çalışma, yaşlı Amerikalı yetişkinlerden (başlangıçta 57-85 yaş arası) bilgi toplamak amacıyla yapılmıştır. Katılımcılar, evlerinde dini hizmetlere ne sıklıkta katıldıkları ve sosyal hayatlarında din hakkındaki soruları doldurdular. Ayrıca katılımcıların kilo ve sağlığı hakkında da bilgi toplanırken tükürük ve kan örnekleri de toplanmış ve daha sonra incelenmiştir. 1000’den fazla erkeğin analizinden vücutlarında testosteron ve dehidroepiandrosteron (DHEA) gibi daha yüksek seviyede seks hormonu olan erkeklerin daha zayıf dini bağları olduğunu buldu. Das, daha yüksek seviyelerde testosteron ve DHEA gösteren erkeklerin, takip zamanı geldiğinde…

Bazı erkeklerin neden lüks marka düşkünlüğü veya gösterişe merakı olduğunu hiç düşündünüz mü? Bilim adamları nedenini keşfettiler: testosteron. Araştırmacılar testosteron düzeyi yüksek olan erkeklerin, lüks statü sembolü olarak kabul edilen ürünleri daha fazla tercih ettiklerini söylüyorlar. Yeni bir çalışma testosteronun, bir erkeğin durum sembolü olarak kabul edilen markaları tercih etmesi üzerinde ölçülebilir bir etkisi olduğunu gösteriyor. Örneğin, vücudunda testosteron düzeyi daha yüksek olan bir erkeğin daha ucuz bir kot yerine daha pahalı bir kotu tercih etmesi testosteron düzeyi düşük olan bir erkekten daha olasıdır. Nature Communications dergisinde yer alan araştırmanın yazarlarından Colin Camerer, bu mantıklı çünkü testosteronun temel işlevlerinden biri hem statü arama hem de statü koruma davranışları oluşturmak. Robert Kirby Davranışsal Ekonomi Profesörü ve T&C Chen Sosyal ve Karar Sinirbilimi Liderlik Merkezi Başkanı Camerer, “Hayvan krallığında, testosteron saldırganlığı teşvik ediyor ancak saldırganlık statüde” diyor. “Primat akrabalarımızda görülen birçok insan davranışı,yeniden düzenlenmiş davranışlardır. Yani, burada, fiziksel saldırganlığı, bir tür “tüketici” saldırganlığıyla değiştiriyoruz. ” Caltech, Pennsylvania…

Kucağınızda kullandığınız dizüstü bilgisayar doğurganlığınızı etkileyebilir. Dizüstü bilgisayarınız ile kucağınızda çalışmak bir gün baba olmanızı tehlikeye sokar mı? Bu konu uzun yıllar ilgi ve endişe yarattı. Bilgisayarın kasıkta ürettiği ısının bazı sorunlara yol açabileceği doğrudur. Isı spermlere zarar verir Testislerin vücudun dışında olmasının nedeni vücudun geri kalanının sıcaklığından en az iki derece daha düşük bir sıcaklığa ihtiyaç duymalarıdır. Bu nedenle testislerin sıcaklığını artıran herhangi bir şey doğurganlığı etkileyebilir. Önceki araştırmalar, ısıya düzenli maruz kalma ile insanlarda sperm sayısı ve kalitesi arasında açık bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Testislerde sıcaklığın artması spermler üzeeinde ve dolayısıyla erkek doğurganlığı üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Asıl soru, dizüstü bilgisayar kullanımının gerçekten skrotal sıcaklığı arttırıp arttırmadığı. 2005’te yapılan ve dizlerde bir saatlik dizüstü bilgisayar kullanımından sonra skrotal sıcaklığın neredeyse 3 ° C’ye kadar yükseldiğini gösteren bir çalışmanın sonuçlarına göre (1). Dizüstü bilgisayar kullanırken erkeklerin oturması işleri daha da kötüleştirebilir Dizler birbirine değerse, ısıyı daha çok tutarak testislerdeki sıcaklığı artırabilir. Bu durum bir dizüstü bilgisayar…

Testosteronun erkek vücudunda çeşitli fizyolojik fonksiyonlara hizmet eden bir hormon olduğunu biliyoruz, düzeyleri bir erkeğin kemik yapısını, kas kütlesini, öğrenme ve üreme yeteneklerini vb. etkiler. Bütün bunlara ek olarak, bu hormonun bir erkeğin sosyal yaşamının önemli bir parçası olduğuna inanılır. Bu inanç bir varsayımdan özellikle bir yönüyle tam gelişmiş bir teoriye gitti – evliliğin testosteronu öldürdüğü teorisine. Aslında, bu teoriye biraz bilimsel bir temel vermek için ön araştırmalar yapıldı. İlginçtir ki, sonuçlar evli olmayan ve evli erkekler arasında testosteron seviyelerinde bir fark göstermiştir. Ancak, evlilikle erkeklik hormonu seviyesindeki düşüş arasında bir bağlantı olduğunu açıkça kanıtlamamışlardır. Öyleyse soru şöyle devam ediyor: erkeklik hormonu seviyeleri doğal olarak daha düşük erkeklerin mi evli olma olasılığı  daha yüksektir?  Yoksa testosteronu öldüren evlilik midir? Danimarka çalışması Danimarkalı araştırmacılar, evliliğin testosteronu öldürüp öldürmediğini öğrenmeye ilgi duydular, bu nedenle Kopenhag Üniversitesinde 10 yıllık bir çalışma yaptılar. Bu amaçla, 10 yıl boyunca iki kez 1.113 erkeğin kanından hormon…

21.yy.da hiç olmadığımız kadar şanslıyız, kimilerine göre ise lanetlendik. Avcı toplayıcı atalarımız bir sonraki öğünü yiyip yiyemeyeceklerinden habersiz o an ne bulurlarsa yemeye odaklandılar mesela sabah yediğin meyvenin üzerinden geçen 27 saat boyunca aç kalabilirsin ki bu da onların bayağı karışık bir beslenme düzenleri olduğunu gösteriyor bize. Tavuk, et, meyve, bakliyat, bitki ne bulursan… Başkası seni yemeden önce ye ve devam et üzerine kurulu bir sistem. Ayrıca beslenmelerinde şeker yoktu. Bugün yediğiniz neredeyse her şeyde var olan şekeri onlar tanımıyordu.Elbette meyvelerdeki ve baldaki doğal şeker hariç.Peki en uzun dönem olan paleolitik çağdan beri evrimleşen bizlerin cinsel hayatları, eş seçme kriterleri ve daha birçok karar mercii bu dönemlerde oluşmadı mı? Bugün neden şişman insanları estetik olarak çekici bulmayız? Çünkü evrim bize kilolu olanın aslandan kaçamayacağını ve kendisiyle beraber yavrusunu da ölüme mahkum mahkum edeceğini kodlamıştır. Bu sistem şöyle işliyor : birçoğumuz yılan tarafından sokulmadık ama yılanlardan korkarız zira atalarımız yılan tarafından…

Renk sıcaklığı, ışığın ortamda yarattığı ışık rengidir. Birimi Kelvin’dir. Renk sıcaklığını, ışık kaynağının verdiği toplam ışık içerisindeki renkli ışıkların oranları belirler.Örneğin güneşli havalarda, gökyüzündeki atmosferin etkisiyle, ışığın mavi bileşenleri artmakta ve Kelvin değeri yükselmektedir.Akkor ve halojen lambalarda kırmızı ve sarı bileşenleri baskın olduğundan Kelvin değeri düşüktür (Emre Yılmaz, 2017). Renk sıcaklıklarında değerlendirme şu şekildedir: Gün ışığı (6500 Kelvin ve üzeri) Soğuk beyaz (5300 Kelvin-6500 Kelvin arası) Ilık beyaz (3300-5300 Kelvin arası) Sıcak beyaz (3300 Kelvin ve altı) Birçok insan yapay aydınlatma satın alırken Kelvin ve Lümen değerlerine dikkat etmez. Göz ve vücut sağlığı için bir lamba satın alırken bu değerlere mutlaka bakılmalı amaca uygun hizmet edecek değerler seçilmelidir. Kelvin değerlerini bilmedikleri için insanlar lambaları sadece sarı ve beyaz olarak ikiye ayırmış bulunmaktadırlar. Örneğin alışverişe gittik ve çalışma lambamızın ampulünü değiştireceğiz. İşte tam burada Kelvin ve Lümen değerleri bizim için önemlidir. Masa lambası doğal olarak gözümüze yakın bir yerde çalışacağından dolayı…

Uyku genel olarak sağlığınız için ve ayrıca hormonal üretim için çok önemlidir. Uyku sırasında testosteron gibi sağlığımız için en faydalı hormonları üretiyoruz. Uyku kalitesini artıracak bazı şeyler yapabilirsiniz, örneğin: Uykudan önce mavi ışığa maruz kalmaktan kaçının.(elektronik alet ışıkları) Dizüstü veya bilgisayarınızda mavi ışığı engellemek için f.lux gibi bir uygulama indirin . Akıllı telefonunuza mavi ışığı engelleyen bir uygulama yükleyin. Bunlar hem iPhone’lar hem de Android modeller için geçerlidir. Geç saatlerde kafein tüketmeyin. Gün boyunca doğal güneş ışığı veya parlak ışık sirkadiyen ritminizi sağlıklı tutmanıza yardımcı olur. Bu, gündüz enerjisinin yanı sıra gece uyku kalitesini ve süresini de artırır. Tamamen karanlık bir odada uyuyun. Düzenli egzersiz iyi bir uyku sağlar fakat hemen yatmadan önce çalışmaktan kaçının. Yatağa çok aç bir karınla girmeyin. Yatmadan önce papatya veya melisa çayı içmek daha iyi bir uyku sağlayabilir. Serin bir odada uyumayı tercih edin. ( 20 ° C) en iyisidir. Yatmadan önce odanızı havalandırın. Alabileceğiniz ve uykuya dalmanıza yardımcı olacak bazı takviyeler de vardır:…

Vahşi doğa hayranı Henry David Thoreau medeniyet ve onun hoşnutsuzlukları için yazdığı reçeteyi, 1854 tarihli Walden-Ormanda Yaşam makalesinde sundu.Şimdi eko-terapiyi destekleyen bilimsel kanıtlar var. Japonların “Shinrin-yoku” ismini verdikleri orman banyosu uygulamasının kalp hızını ve kan basıncını düşürdüğü, stres hormonu üretimini azalttığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve genel olarak esenlik duygularını iyileştirdiği kanıtlanmıştır. 2004’ten 2012’ye kadar Japon yetkililer orman banyolarının fizyolojik ve psikolojik etkilerini inceleyerek yaklaşık 4 milyon dolar harcadılar ve sonuçlara göre 48 terapi izi belirlediler. Tokyo’daki Nippon Tıp Okulu’nda profesör olan Qing Li, ormana maruz kalmadan önce ve sonra bağışıklık sistemindeki doğal öldürücü (NK) hücrelerinin aktivitesini ölçtü. Bu hücreler viral enfeksiyonlu hücrelere hızlı yanıt verir,tümör oluşumuna cevap verir, bağışıklık sistemi sağlığı ve kanser önleme ile ilişkilidir. 2009 yılında yapılan bir çalışmada Li’nin denekleri bir orman ziyaretinden sonraki hafta NK hücre aktivitesinde önemli artışlar gösterdi ve her haftasonu ormanda ardı ardına olumlu etkiler sürdü. Bunun nedeni, ağaçlarda, bitkilerde,bazı meyve ve sebzelerde…

Sağlıklı bir vücuda ve optimize hormon seviyelerine sahip olmak için temiz, sağlıklı bir beslenme şarttır.Genel bir kural olarak, ticari bir kutuda gelen her şeyden kaçının. Neredeyse her zaman toksinler ve diğer işlenmiş kimyasallar içerirler.Bunlar, hormon bozucu maddeler ve bağışıklık bastırıcı maddeler ile doludurlar. Örneğin,ekmeği ele alalım herkesin severek tükettiği bir besin olmasına rağmen glüten, lektin ve fitat denen bağırsaklarınızı tahrip edebilen,besin maddelerinin emilimini azaltan ve hormonal dengenizi dolaylı olarak etkileyen maddeleri içerir. Hububat ve şekerler de kanınızda glukoz seviyelerini arttırır.Peki bunların testosteron seviyeleri ile ne ilgisi var? Washington’daki araştırmacılar, 70 gram glukoz tükettikten sonra, testosteron seviyelerinin diyabetli ve diyabetli olmayan kişilerde yaklaşık % 25 azaldığını ve bu etkinin glukoz emildikten iki saat sonra bile sürdüğünü tespit etti. Ayrıca soya ve diğer östrojenik gıdaları tüketmemek de önemli. Östrojen testosteron ile rekabet eder ve hücreler üzerindeki etkisini önemli ölçüde zayıflatır. Östrojenik ürünlerden tamamen uzak durmak daha güvenlidir çünkü sağlıklı erkeklerde testosteron seviyelerini…

Pirinç pek çok insanın severek tükettiği bir gıda sporcuların ise liste başındaki en önemli karbonhidrat kaynağı diyebiliriz. Testosterontr ailesi olarak pirinci sevmemizin en önemli nedeni gluten içermemesi…Bilindiği üzere karbonhidratlar testosteron üretimi açısından çok önem arz ederler.Karbonhidratların uzun süreli olarak çok az miktarlarda alındığı diyetlerde testosteron seviyelerinin düştüğü gözlemlenmiştir. Pirinç güzel bir karbonhidrat kaynağı fakat doğru pişirme tekniği ile pişirildiğinde…”Peki biz bildiğimiz gibi pişirsek ne olur?” Derseniz yüksek oranda arseniğe maruz kalabilirsiniz.Bu da testosteron seviyeleriniz açısından hiç iyi olmaz. Arsenik Nedir ve Pirince Nasıl Bulaşır? Arsenik, yeraltı sularında doğal olarak bulunan yarı-metalik bir kimyasaldır . Meyve ve sebzelerin çoğu çok az miktarda arsenik içeriyor olsa da pirinç; büyük, su basmış tarlalarda yetiştirildiği için arseniği daha yüksek seviyelerde emer. Arsenik’in Sağlık Etkileri Nelerdir? Arsenik maruziyeti testosteron düzeylerini düşürerek erektil disfonksiyon(sertleşme sorunu) riskini artırmaktadır. Bununla birlikte,yapılan araştırmalarda katılımcıların arsenik maruziyeti arttıkça, testosteron düzeyleri azalmıştır.Ayrıca serbest radikallerin varlığı NO (nitrik oksit) sentezini inhibe edebilir…