Tag

Testosteron

Browsing

Erkekler, aşkın aşk olarak yeterli olduğuna inanır; kadınlar ise aşk konusunda fırsatçıdır. Aşk; tanımı tarih boyunca birçok kez değişen, içerisinde herkesin kendisinden bir şeyler bulabildiği çok geniş, karmaşık bir o kadar da basit ve sade bir olgu. “İki kişinin bir birine karşı duyduğu aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.” Ne kadar masum bir tanım değil mi? Oysa “aşk” insanlarda hatırlattığını masumane duygulardan ziyade yaşattığı acılar ile daha ünlüdür. Duygunun çeşidi her ne olursa olsun aşırıya kaçtığı zaman karar verme yetimize zarar verir. Kara verme yetisi zarar görmüş bir insan ise kendisine ve çevresine zarar verecektir. İster bu duygu direkt kötü bir duygu olsun, nefret gibi; isterse iyiliğin temsili bir duygu olsun, sevgi gibi fark etmez. Aşırıya kaçmış duygular mantıklı, ana uygun karar vermemizi engellediği için bizi zarara uğratır. Kırmızı Hap felsefesinin mantığında yanlış anlaşılan nokta, bu felsefenin kişileri duygusuz bir hale getirdiği ve ilişkilerden kopardığı anlayışıdır. Sizlere ne duygusuz olmanız,…

Günümüz dünyasında Maskülen erkek olmak zor bir iştir çünkü mevcut düzende desteklenen politikalarla birlikte erkek davranışları o kadar çok iğdiş edilmiştir ki; sadece erkek olduğumuz için özür dilememiz beklenir hale geldi. Lgbt topluluklarının, politik doğrucuların, feminist akımın gözünde “Erkek” olmaya çalışmak potansiyel suçlu olmak demek. Bir erkek kendi istediğini yapar. Sorumlulukları sadece kendisine aittir. Kararlarını kendisi alır, istediği şeylere kendi çabasıyla ulaşır. Tutkularının peşinden gider. Desteklenen ve olması istenen erkek profili nasıl peki; kendisine dayatılanı yaşasın, cinsel dürtülerinden utansın, kendi benliğini ilan edemesin. Bir o kadar da ikiyüzlü bir beklentidir bu. Beğendiği kişilerin ise bu şekilde davranmasını istemezler. Onlar kendi isteklerini yerine getirebilmek, kendi hatalarının sorumluluğunu bir başkasına yıkabilmek için, hiyerarşiden üstte olanlar haricinde, kendi değerini elde edebilmişlerin haricindeki herkesten kendi kurallarına uymalarını beklerler. Hiyerarşide aşağıda olan ezici çoğunluğun isteklerini bir erkek olarak elde edememesi; onları kendilerine dayatılanı yaparsa, “belki” bir şeyler elde edebilirim umuduna doğru…

Bir kadına sevgili olmayı teklif etmezsiniz. Bu tabiri her ne kadar sevmesem de kullanmak zorundayım, çıkma teklifi etmezsiniz. Her zaman, her şart ve koşulda ödülün siz olduğunuzu hatırlamalı; doğal düzende kadının üremek için tekeşli (monogamik) veya belli bir süre tekeşli kalması gerektiğini ve bunun için en iyiyi seçecek olduğunun bilinmesi, erkeğin ise çok eşli (poligamik) olunduğunun farkında olunmasıdır. Yani kendi değerini bilen, rolünün farkında olan bir erkek olarak sizler bir ilişkinin peşinden koşmazsınız. İlişki hayalleri içerisinde karşınızdaki kişiye yaklaşmazsınız. Bir kadına onunla ilgilendiğinizi bakışlarınızla ve davranışlarınız ile belli edersiniz. Öz güven sahibi, kendinden emin bir kişi olarak kadına yaklaşırsınız, cüretkâr davranırsınız. Bakışlarınızla onu beğendiğinizi belli eder sonra bunu davranışlarınıza yansıtırsınız. O kadının yanında sağlam bir duruş sergilersiniz. Kadınlar kendileriyle ilgilenen erkeği tespit etme konusunda; bir erkeğin kendisiyle ilgilenen kızı tespit etmesinden çok daha başarılıdır. Kadınlar oyunun doğal oyuncularıdır. Birçok erkek, mavi hap felsefeleriyle iğdiş edildiği için kadınların ilgilerini…

Bugün sizlere Reboud ilişkilerden bahsedeceğim. Bu şekildeki adlandırma, biten ilişkisinden sonra boşluğa düşen kişinin bir başkasına tutunarak oyunda kalmasının basketbol benzeri oyunlardaki Rebound kavramasına benzemesinden dolayıdır. Bir kadının Rebound ilişki aramasının genellikle henüz kendi kafasında tam olarak bitirmediği ilişkisinin aniden bitmesi. Burada Rebound ilişki aramın sebebi boşluğu doldurma çabasıdır. Bir diğer neden ise; hipergami dediğimiz, partner seçmede kullanılan sosyal filtrelemenin gereksinimlerini karşılayan birisi karşısında, normalde yapmam dediği bir şeyi yapmasının verdiği pişmanlıktır. Hayatında bu güne kadar Erkek Adam olma rolünü iyi bir şekilde becerememiş, kendi dürtülerini yeterince uyaramamış kişiler giren kadın kendi sınırlarını bu tarz kişilere karşı rahatlık ile koruyabilir. Bunu sınırları benimser ve birkaç kişide koruduktan sonra içselleştirir. Sonrasında hayatına giren ve bu dürtülerini harekete geçiren kişi karşısında bu sınırlarını koruyamaz. Haliyle kendisi ile çelişen bir eylemde bulunmuş olur. Bunun üzerine ilişkisi bittiğinde ise geriye bir iç hesaplaşma kalır. Vicdan azabı yaşayan kişi bir sonraki kişiye karşı sınırlarını nasıl…

Duygusal güç; birçok kişi tarafından, birçok farklı anlama gelen bir kavram. Duygusal güç ile ilgili aklımıza gelebilecek kavramlardan önce aklımıza gelmemesi gerekeni konuşmamız gerekir. Duygusal güç demek, duygusuz olmak demek değildir. Duygularını saklamak demek değildir. Birçok kişi duygusal gücü bu iki kavram arasına sıkıştırıyor ve bu da yanlış anlaşılmalara neden oluyor. Hiçbir insanın ruh hali sabit değil. Hepimizin ruh hali değişkendir, inişler ve çıkışlar bizim normalimizdir olması gerekendir. Bundan dolayı duygusal güç sahibi olmak isteyen insanlar ben sabit bir duygu durumunda kalmalıyım, mesela sürekli sakin kalmalıyım gibi bir düşünce içerisine girerler ise başarısız olmaları kaçınılmazdır. Sabit bir duygu durum halinde bulunmalarının haricinde, bazı duygulardan uzak durmaya çalışmak da duygusal güç ile bağdaşmayan bir durumdur. Ben asla üzülmeyeceğim, ben asla sinirlenmeyeceğim gibi bir şey olamaz. İnsanları bu durumun içerisine sürükleyen şey ise duygusal olmanın zayıflık olarak algılanmasıdır. Duygularınız sizin zayıf bir insan olduğunuzu göstermez. Bir şeye üzülmek sizi zayıf yapmaz. Sizi…

Toplumda yaygın bir kanı vardır; kadın, yalan söyleme konusunda daha beceriklidir. Aslında bu yanlış bir görüş daha doğrusu eksik bir görüş. Yalan söylemek kompleks bir iştir, bir çok veriyi kullanarak bir olay örgüsü oluşturursunuz, ikna ediciliğiniz için vücut dilinizi ayarlarsınız. Gerçekten zor bir iştir. Toplumsal zekâ dağılımına baktığımız da düşük zekâ seviyesinde erkekler çoğunlukta, orta zekâ dağılımında eşit, yüksek zekâ seviyelerinde erkekler daha fazla. Ki bu söylediklerimden lütfen tetiklenmeyin arkadaşlar. Dağılımdaki sayısal farklılık, mesela zeki kadın yoktu demek değildir yada erkekler geri zekalıdır demek de değildir. Gerek kadınların sosyal hiyerarşisinin işleyişinden dolayı gerekse yukarıda var olan dağılım yalan söyleme mekaniklerini kadınların daha ustaca kullanmasına neden olmuş olabilir. Aklınıza yalan paradoksu gelebilir, iyi de yalanı iyi söyleseydi zaten yakalanmazdı gibi. Doğru fakat toplumda oluşan kadınlar daha iyi yalan söyler algısı çok da yakalandıkları için değil, daha çok kendi istediklerini aldıktan sonra kişilerin içine düştükleri fark etmesi ortaya…

Bir erkek olarak kalp krizi geçirmekten endişeleniyor musunuz? İlk düşünceniz kolesterol düşürücü bir ilaca ulaşmak olabilir, ancak biz farklı düşünüyoruz. Kalbinizi gerçekten korumanın daha iyi, daha doğal bir yolu var : testosteron. Optimal testosteron seviyelerinin kalp krizlerini önlemeye yardımcı olduğunu biliyor muydunuz?Testosteron kalbi ve atadamarları korur, kalp hastalığı riskini azaltır. Hepimiz kalbin bir kas olduğunu bilsek de, tüm vücuttaki herhangi bir organ içinde en yüksek testosteron reseptör konsantrasyonuna sahip olması şaşırtıcıdır. Kalp, prostat bezinden% 500’ün üzerinde daha fazla testosteron reseptörüne sahiptir Biyolojik olarak konuşursak, reseptör yoğunluğu , bir bileşiğin belirli bir doku için ne kadar önemli olduğunu yansıtır. Bu demek oluyor ki testosteron kalp sağlığı için çok önemlidir. Bir çalışmada, Testosteron reseptörleri olmayan fareler, kalp fibrozuyla kaplı, yanlış şekillendirilmiş ve işlevsiz kalpler geliştirdi. Testosteronun Hayatınızı Kurtarabilmesinin 3 Nedeni 1. Kalbin aort ve koroner arterleri dahil olmak üzere arterleri genişleterek kan basıncını düşürür. 2. Çalışmalar, optimal testosteron seviyelerinin damar sertliğini tersine çevirmeye (arter duvarlarının sertleşmesi ve kalınlaşması)…

Bir önceki yazıda bir nebze de olsa; realiteden uzak değerlendirmelerin ışığında insanlara yanlış bir izlenim çizilen Avrupa toplumu algısından bahsetmiştim. Avrupa’daki kadınlar şeklinde yazdığım zaman veya Türkiye’deki kadınlar şeklinde yansıttığım aman her zaman istisnaların olduğunun farkındayım. Oturmuş bir sistemlerinin olduğunu söylemiştim. Bu sistemin gelenekselci  yapısı, kuşakların birbirinden aşırı kopuk yaşamasını engelliyor. Son 70 yıldır da top ekonomik olarak kalkınma içerisinde olan bu toplumun, kuşaklar arasında büyük ekonomik uçurumlar da yok. Ki bunlar çok önemli, çünkü bir kişinin ailesinin gençken yapabildikleri, çocuklarının hayata bakışını, hayata karşı duruşunu çok fazla etkileyebiliyor. Kendi gençliğinde sahip oldukları, inşa ettikleri ve muhafaza ettikleri sistem sayesinde birçok şey yapabilmiş bir insanın kendi çocuğunu yetiştirmesi ile, bir çok şeyden mahrum bırakılmış inşaların çocuklarını yetiştirmesi malesefki bir değil. Kendileri birey olabilmiş, kendi düşünce sistemlerini, kültürel birikimlerini oturtabilmiş bu insanlar, daha iyisini haliyle çocuklarından da bekliyor. Tabi ki sadece çocuklarından bunu bekleme kalmıyor,…

Taurin vücutta doğal olarak bulunan, sülfür türevi bir amino asittir. Taurinin diğer amino asitlerden farkı, protein üretiminde kullanılmamasıdır. Taurin vücutta çok çeşitli ve önemli fonksiyonlara sahiptir. Bu amino asitin görevleri beyin, gözler, kaslar ve kalp üzerinde yoğunlaşmaktadır. En önemli görevi hücrelerdeki sıvı dengesini sağlamasıdır. Taurin hücre içi serbest kalsiyum yoğunlaşmasının düzenlenmesinde rol oynar. Protein üretiminde kullanılmamasına rağmen beyindeki, kas dokusundaki, retinadaki ve organlardaki en bol amino asitlerden biridir. Taurin stresle ilişkili nöron hasarına karşı da koruyucu görev üstlenmektedir. (Ç) Taurinin vücuttaki görev dağılımı incelendiğinde eksikliğinin de birçok sıkıntıya yol açacağı söylenebilir. Taurin eksikliği kardiyomiyopati, böbrek fonksiyon bozukluğu, gelişimsel anormallikler, retinal nöronlardaki hasar ile ilişkilendirilir. (Ç) Diyabetli insanların daha düşük taurin seviyelerine sahip olma eğilimi bilinmektedir. (Ç) Bu da düşük taurin seviyelerinin diyabet üzerinde doğrudan ya da dolaylı şekilde etkisi olduğunun göstergesi olabilir. Araştırmalar taurinin diyabetik sıçanlarda açlık kan şekerini düşürdüğünü göstermiştir. (Ç) Danimarka Kopenhag Üniversitesinde yapılan hayvan araştırmalarında yüksek protein,…

Sizle alfa olmak istemiyorsunuz. Sizler insanların sizi alfa olarak görmesini istiyorsunuz ve insanlardan aldığınız tepkiler doğrultusunda buna inanmak istiyorsunuz. Bahsettiğim şey “fake it, until make it” yani “yapana kadar taklit et” kavramından farklı. Bu bir adımlama yöntemidir. Olmak istediğin kişiye ulaşmak için seçtiğin yolda senden önce gitmiş olanların yaptıklarını incelemek, bir şeyi nasıl yaptıklarını izlemek ve onları taklit etmek; bu hareketler senin bünyende doğal seyrini bulana kadar yapman gereken bir şey. Öğrenmenin yöntemi budur. Tekrar edeceksin ne zamanki bir işin hareket mekanizmalarını anladın, işte bu andan sonra kendine uygun modifiye etmen gerekiyor. Alfa taklidi diye nitelendirdiğim olay ise bundan daha farklı, gelin inceleyelim. Kişi kendisine bir rol model seçiyor veya rol modelini kendisi oluşturuyor. Kendisinin nasıl olması gerektiğini tasarlıyor, hem de her ayrıntısı ile. Sonra bu kişi tasarladığı karakterin özelliklerinden zahmetsiz bir şekilde değiştirebileceklerini belirliyor. Mesela saç modeli, kıyafet seçimi, taktığı gözlük, giydiği gömlek artık buna ne dersek. Hem başkalarının…