Toplumda yaygın bir kanı vardır; kadın, yalan söyleme konusunda daha beceriklidir. Aslında
bu yanlış bir görüş daha doğrusu eksik bir görüş.

 

Yalan söylemek kompleks bir iştir, bir çok veriyi kullanarak bir olay örgüsü oluşturursunuz, ikna ediciliğiniz için vücut dilinizi ayarlarsınız. Gerçekten zor bir iştir.

Toplumsal zekâ dağılımına baktığımız da düşük zekâ seviyesinde erkekler çoğunlukta, orta zekâ dağılımında eşit, yüksek zekâ seviyelerinde erkekler daha fazla.

 

Ki bu söylediklerimden lütfen tetiklenmeyin arkadaşlar. Dağılımdaki sayısal farklılık, mesela zeki kadın yoktu demek değildir yada erkekler geri zekalıdır demek de değildir.

 

Gerek kadınların sosyal hiyerarşisinin işleyişinden dolayı gerekse yukarıda var olan dağılım yalan söyleme mekaniklerini kadınların daha ustaca kullanmasına neden olmuş olabilir.

 

Aklınıza yalan paradoksu gelebilir, iyi de yalanı iyi söyleseydi zaten yakalanmazdı gibi. Doğru fakat toplumda oluşan kadınlar daha iyi yalan söyler algısı çok da yakalandıkları için değil, daha çok kendi istediklerini aldıktan sonra kişilerin içine düştükleri fark etmesi ortaya çıkmıştır. Buradaki yalan sadece karşındakine yanlış bilgi vermek değil, manipüle etmek, çeşitli senaryolar ile yönlendirmek, erkeğin koruma güdüsü gibi güdülerine oynamak şeklinde geniş bir yelpazeden şekillenmektedir.

 

Dediğim gibi algının oluşma şekli bütün bu aldatmaca türlerinin bir bileşimi, ne demiştik kadınlar bu oyunun doğal oynayıcıları.

 

Erkeklerde böyle bir algının olmamasının sebebi, erkeklerin çok dürüst olmasından kaynaklanmıyor, bizim hiyerarşimizde ilerleme, güç elde etme gibi kavramları elde etmek için karmaşık sosyal ağlar yaratmamıza gerek yok haliyle ortak davranış kalıbı şeklinde, büyük bir grubu etkileyecek ve bunun sonucu algı oluşturacak şekilde yalan söylemiyoruz.

 

Zeki bir erkek veya zeki bir kadın, kapasiteleri ölçüsünde çok ustaca yalanlar söyleyebilir.

 

Yani yalan iki cinsiyete de özgü bir şey. Benim “kadın yalanı” dediğim ise alışılagelmiş yalandan farklı bir olgu. Daha tehlikeli ve daha dikkat edilesi bir husustur.

Baskıcı bir toplumda büyüyen kadınlar türlü çatışmaların içerisine girecektir. Aslında baskıya uğranılan her olgu için bu geçerlidir fakat daha genel bir çerçeve çizmek için baskıcı toplum örneğini verdim. Sizler, abi benim çevrem baskıcı değil yani benim çevremde yoktur diye düşünmeyin.

 

Seçenekler;

  • İstediğini yapmak için bir yol bulunacak

 

  • İsteğinden vaz geçecek.

İstediğini nasıl yapacak? Yalan mı söyleyecek? Hayatımız boyunca hepimiz yalanın kötü bir şey olduğunu öğrendik. Özellikle sevdiklerimize karşı söylediğimiz yalanların. İste “kadın yalanı” hem ilişkileri bozmadan hem de istediğini yapmaya yarayan bir kavram.

“Kadın yalanı” direkt olarak yanlış bilgi vermek değildir.

 

Gerçeği saklamaktır.

 

Mesela kadın dışarı çıkmak istiyor ama sevgilisi veya babası izin vermiyor. İstekleri karşısında bir baskı var. Kadın diyor ki ne var yanlış bir şey yapmayacağım. Dışarı çıkıyor, gerçekten de yanlış bir hareketi yok ama bunu izah etmektense çıktığını söylemiyor çünkü hiçbir yanlış hareketi olmasa bile, başta kendisine baskı kuran kişi yaptığı eylem yüzünden kendisini yargılayabilir. Bakın, çıkmadım demiyor çıktığını söylemiyor. Hem istediğini yaptı hem yalan söylemedi.

 

Hemen deneyin. Bir erkek arkadaşınıza sorun ” Gerçeği saklamak yalan mıdır?”  Gelen cevap büyük olasılıkla evet olacaktır. Ayni soruyu bir kıza sorun. Cevap büyük olasılıkla hayır olacaktır.

Bu gerçekleri saklarken vicdanları son derece rahattır.

Sebebi bu davranış kalıbının çok küçük yaşlarda kullanılmaya başlanması. Önüne nasıl geçilir, bilinçli ebeveynler olup kendine güvenli ve bizlerin de güvenebileceği sağlam karakterli çocuklar yetiştirerek.

Maalesef Türk Toplumu çocuk yetiştirme konusunda gerçekten rezalet. O yüzden bu baskıcı toplumda yetişmiş ve çoğunlukla baskıdan büyük payı alan kızların geliştirdiği bu davranış kalıbına karşı dikkatli olmalısınız.

Bu davranış kalıbını bu kadar tehlikeli yapan nedir biliyor musunuz? Kişinin yanlış bir şeyler yapıp bunu saklaması değil, dediğim gibi çoğunlukla kötü bir eylemde bulunulmuyor, kötü bir şey yapmasa bile gelebilecek olumsuz tepkilere karşı bir koruma olarak yapılıyor. Bu durumu tehlikeli yapan şey kişilere gerçeği saklamayı meşrulaştırması, saklanan gerçeklerin boyutunun giderek büyümesi ve saklanılan gerçek kötü bir şey olmasa bile, bu saklama eyleminin başka problemlere neden olmasıdır.

Kadın bu davranışı o kadar meşrulaştırmıştır ki asla rahatsız olmaz ve zamanla bütün sosyal ilişkilerine yayar.

 

Özellikle uzun süreli ilişkisi olanlar, bir kadına duygusal yatırım yapmayı düşünenler gözünüzü dört açın. Partneriniz gerçeği saklamayı meşrulaştırmış birisi ise hiç bilmediğiniz; herhangi bir sorun çıkacak diye belki sizin sınırlarınızı aşan ama kendisine göre “yanlış olmayan” davranışları,  yapmaktan çekinmeyecektir.

Hipergami umursamaz.

 

Author

Write A Comment