Category

Beslenme

Category

Baharatlar,gram başına dünyadaki en güçlü gıda maddelerindendir.Birçoğu antioksidanlarla doludur ve vücuttaki birçok farklı sistem üzerinde güçlü etkiler yapabilirler.Örneğin Andrologia dergisinde yayımlanan bir çalışma küçük bir karanfil dozunun testosteron seviyelerini nasıl artırabileceğini göstermiştir. Bilim adamları, farelere beş hafta boyunca her gün üç doz karanfil özü verdiler. En küçük dozu alan fareler testosteron seviyelerinde bir artışa sahipti.Dozajı insana uyarlarsak,80 kiloluk bir adam için yaklaşık 120 miligram karanfil özüne denk gelir. Bununla birlikte, daha yüksek dozlar (bu çalışmada etkin dozun iki ila dört katı) aslında testosteron seviyelerinin düşmesine ve bu kadar fazla miktarda tüketenlerin diş ve diş etlerine zarar vermesine neden olur. Araştırmacılar,Syzygium aromaticum olarak bilinen karanfil özü içindeki aktif bileşenin,testisleri daha fazla testosteron üretmeye teşvik eden 3-beta ve 17-HSD enzimlerinin aktivitesini artırdığına inanıyor.

Toronto Üniversitesindeki araştırmacılar 100’den fazla gıdayı analiz ettiler ve östrojen içeriğine göre kategorize ettiler.Bu listedeki en yüksek östrojenik gıdalar şunlardır. # 1:Soya fasulyesi Soya 100 gram başına vitamin 100.000 mikrogram fitoöstrojen içerir bazı insanlar soyayı her ne kadar sağlıklı gıda olarak düşünse de daha önceki soya makalemizde de bahsettiğimiz gibi biz soyayı önermiyoruz.Soya ile ilgili sorun, en sık yenen gıdalara bir bileşen olarak eklenmesidir.Kilerinizi bir tarayın ve muhtemelen birçok üründe soya bulacaksınız. Ortalama bir Amerikalı, kalorisinin %30’undan fazlasını soya fasulyesi yağından alır.Ayrıca, ABD’de soya %93 genetiği değiştirilmiş bir üründür.Çalışmalar, en yüksek miktarda soya tüketen erkeklerin en düşük miktarda sperm konsantrasyonuna sahip olduklarını bulmuştur. Başka bir çalışmada, 21 günlük soya proteini içen erkekler testosteron ve dihidrotestosteron seviyelerinde önemli düşüşler yaşamıştır. # 2: Keten Tohumu Keten tohumu 100 gram başına 400.000 mikrogram fitoöstrojen içerir. Bu soyadaki fitoöstrojenlerin 4 katıdır.Ama anlamak için önemli bir nokta keten tohumu lignanlar olarak bilinen bir fitoöstrojen içermesidir.…

İkinci Dünya Savaşı’ndan önce insanlar soya hakkında konuştuğunda akla gelen tek şey Asya mutfağında kullanılan sos olduğuydu.Bugün mısırdan sonra ABD’deki en büyük ikinci tarımsal üretim soyadır. Çin en büyük ithalatçısı olsa da, dünyanın geri kalanı geride değil Avrupa, Meksika ve Japonya’dan önce ikinci sırada yer alıyor.Yani evet, bu üretimin büyük bir kısmı hayvan yemi içindir.Ancak yine de en yakın süpermarketin raflarına bakın: tütsülenmiş soya peyniri, soya sütü, soya yoğurdu,soya tatlısı kreması,soya kıyması,soya sosu… Soya genelde çok sağlıklı bir yiyecek olarak lanse edilir,medyada pek çok sağlık uzmanının soyaya methiyeler düzdüğünü görebilirsiniz.Peki bu reklamlara inanmalı mıyız? Soya gerçekten söylendiği gibi harika bir besin mi? Soya bir endokrin bozucudur Soya tüketimi, 1940’lardan bu yana bazı aktif bileşenlerinin, izoflavonların östrojenik özelliklere sahip olduğu keşfedildiğinden beri bir sorun olmuştur. Açıkçası, insan vücudundaki östrojen reseptörleri tarafından kadın cinsiyet hormonları ile karıştırılabilirler.Bu nedenle doğal bir endokrin bozucudur.Soya fasulyesi ve bunlardan elde edilen yiyecekler izoflavonlar açısından en zengin…

Araştırmacılar, acı tadı sevmenin testosteron seviyelerinde bir artışla sonuçlanabileceğini öne sürdüler. Başka bir deyişle, yüksek miktarda kapsaisin içeren gıda tüketimi daha yüksek kan ve tükürük testosteron seviyelerine yol açabilir bu da acılı yiyecekler için daha büyük bir arzuya yol açabilir. Acılı yiyeceklerin testosteron düzeylerini olumlu yönde etkileyebilecek, metabolizma artırıcı ve iştah bastırıcı etkilere sahip oldukları görülmüştür. Acılı yiyeceklerin insan vücudu için neler yapabileceğine bir göz atalım. Daha hızlı bir metabolizma, testosteron artırma konusunda her zaman iyi bir şey olacaktır.Fazla vücut yağı testosteron ile negatif ilişkilidir ve bu nedenle yağ yakımını uyaran herhangi bir bileşiğin testosteron düzeyleri üzerinde olumlu bir etkisi olacaktır.(bazı istisnalar dışında) Kapsaisinin antioksidan özellikleri de testosteron seviyeleri için çok önemlidir.2001 yılında yapılan bir çalışmada, serbest radikallerle lipitlerin ve lipozomal membranların peroksidasyonunu önlemek ve korumak için antioksidan bileşik olarak kapsaisin kullanılmıştır.Diyetinizdeki yeterli kapsaisin testosteronunuzu, parçalanmaya veya oksitlenmeye karşı koruyabilir. Kapsaisinin bir diğer yararı, kanıtlanmış bir libido artırıcı olmasıdır. Acılı…

Prostat kanseri 50 yaşın üzerindeki tüm erkekler için ortak bir kaygı nedenidir. Bu hastalığın yenilmesi sürecinde kullanılan hormonal tedaviler libidoyu zayıflatır, bastırır hatta cinsel dürtüyü yok eder.Prostat ameliyatı inkontinansa (istem dışı idrar kaybı) ve hatta erektil disfonksiyona neden olabilir. Neyseki bu etkilere maruz kalmamızı engelleme gücüne sahip bir dostumuz var. Her sabah bilmeden, prostatınızı korumak için çalışıyor olabilirsiniz. Karşınızda prostat koruyucu dostumuz kahve. Evet, sabah ya da öğle yemeğinden sonra içtiğiniz siyah kahve. Özellikle, Arabica kahvesinde yoğun bulunan iki bileşen, ilaca dirençli hücrelerde bile etkili olan anti-kanser aktivitesine sahip görünmektedir. Bu bileşenler, kahve diterpenleri : cafestol ve kahweol. Arabica kahvesinde özellikle bulunurlar ve ekstraksiyonları bir filtrenin varlığı ile azalır. Pistonlu kahve makinesi, yüksek düzeyde anti-kanser bileşenleri elde etmek için en uygun geleneksel yöntemdir. Espresso modunda kahvenin hazırlanması, aktif bileşenlerin miktarını biraz azaltır. Bir kağıt veya metal filtrenin kullanımı, bu bileşenlerin en düşük konsantrasyonunu sağlayan yöntemdir. Çok güçlü bir tada sahip…

Yakın tarihli bir çalışma, inflamasyonun prostat kanseri riskini arttırdığını göstermiştir.İnflamasyon prostatta kansere dönüşme eğiliminde olan belli türde kök hücre miktarını arttırır. Sistemik inflamasyon, birçok uygarlık hastalığı için ideal bir üreme alanı olan ve kanserlerin % 15 ila 20’sinden sorumlu olan yaygın bir durumdur!Neyse ki iltihapla savaşmanın birçok yolu vardır. Alkolü sınırlamak, sigarayı bırakmak, iyi yemek yemek temel reflekslerdir.Ancak her gün kronik iltihaplanmaya karşı savaşmamıza yardımcı olabilecek süper yiyecekler de var.Zerdeçal bunlardan biridir.Bu süper gıda en güçlü antioksidanlardandır ve çok etkili bir anti-inflamatuardır. Zencefile yakın bir köksaptır ve toz haline getirilmeden önce kurutulur.Köri tozlarının ham maddesidir ve yoğun sarı rengi tüm baharatlarda tanınmasını sağlar. Örneğin osteoartrite karşı ibuprofen kadar etkili olarak bilinen zerdeçal pek çok sağlık sorunu için bir derde devadır. Sadece kansere karşı koruyucu özellikleri (ve sadece prostat değil) için mutlaka günlük diyetinize eklemelisiniz. Zerdeçalın aktif bileşenlerinin avantajlarından yararlanmanın en iyi iki yolu : • Karabiber ile birleştirin • Yağla…

Shatavari olarak da bilinen Kuşkonmaz Racemosus türü , Liliaceae familyasına aittir. Kurutulmuş kökleri sinir bozukluğu, iltihap ve bazı bulaşıcı hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanılır. Bitkisel bir destek maddesi olarak, sindirimi artırır, ülser önleyici etkileri vardır ve bağışıklık sistemine yardımcı olur. Ayrıca afrodizyak, antidepresan ve kaygı azaltıcı etkilere de sahiptir. Kuşkonmaz Racemosus genellikle Asya (Sri Lanka, Hindistan ve Himalayalar), Avustralya ve Afrika’daki tropik iklimlerde düşük irtifa bölgelerinde bulunur.İlk olarak 1799’da botanik olarak tanımlanmıştır.Güçlü bir ilaç ve bitkisel destek olarak çeşitli kullanımlarından dolayı talebi sürekli artmaktadır. Kimyasal Bileşimi Shatavari, aşağıda verilen sayısız fotokimyasal içeren yapıya sahiptir: Steroid saponinler, shatvarinler olarak da bilinir İmmünosid olarak adlandırılan oligospirostanosid Polisiklik alkaloid – Aspargamin A İzoflavonlar-8-metoksi-5,6,6-trihidroksi izoflavon-7-0-beta-D-glukopiranosid Siklik hidrokarbon-rasemosol ve dihidrofenantheren Furan bileşiği – Racemofuran Karbonhidratlar – Polisakhaitler, müsilaj Quercitin, rutin ve hiperosidin flavanoidleri-glikozitleri (çiçek ve meyvelerde) Steroller-Kökler ayrıca sitosterol içerir Kökte İz mineraller , çinko (53.15), manganez (19.98 mg / g), bakır (5.29 mg /…

Vazodilatasyon, kanı vücudunuzun etrafına taşıyan damarları büyütme işlemidir. Bunu yaptığınızda, kanın kas hücrelerinize daha hızlı dolaşmasına izin verirsiniz. Sonuç olarak, bu sayede hayati besinler ve oksijen kaslarınızı daha hızlı doldurabilir ve yatakta daha iyi bir performans gösterebilirsiniz. Vazodilatasyon aynı zamanda siz egzersiz yaparken o çok sevilen pump etkisinin yanı sıra damarlı bir görünümde de aranan bir etki yaratacaktır. Pancar suyu Bazı çalışmalar, pancarın erektil disfonksiyon için öngörülen ilaçlara benzer şekilde çalıştığını göstermektedir. Bu kök sebze; doğal olarak hava, su ve bazı gıdalarda bulunan inorganik bir element olan nitratlar bakımından zengindir. Pancar tüketimi, vücutta cinsel sağlığı artıran nitrik oksit seviyelerini artırarak düşük libido veya erektil işlev bozukluğu çeken kişilere yardımcı olabilir. Pancar yediğinizde, sebzede bulunan nitratlar, ağız boşluğunda bulunan bakteriler tarafından ağızdaki nitrite dönüştürülür. Sebzeler çiğnenip yutulduğunda midedeki bakteriler, kan damarlarının dolaşımını genişletmesine ve dolaşımın artırmasına yardımcı olan bir gaz olan nitrik okside dönüştürür. Pancarın düzenli olarak tüketilmesi, cinsel organlardaki kan…

BİR DOĞAL TESTOSTERON ARTIRICI:SOĞAN Soğan, Alliaceae ailesindeki Allium cinsine dahil tüm bitkilerin genel ismidir. Yemek kültürümüzde yaygın olarak gördüğümüz soğanın vücudumuza pek çok olumlu etkisi vardır. Soğanın pek çok hastalığa karşı koruyucu ve iyileştirici özelliği bulunmaktadır. Soğan, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur.Soğandaki bir madde olan kuersetin, kanser dahil birçok hastalığın tedavisinde kullanılır ve kırmızı soğanın içinde yüksek oranda kuersetin bulunmaktadır. Araştırmalar, soğan tüketiminin, mide, meme, kolon ve prostat kanserleri gibi çeşitli kanser türlerinin riskini azaltma ile ilişkilendirmiştir.(Ç) Soğanın kan şekerini ve tansiyonu düşürücü etkisi de vardır. İnsülin seviyesini düşürmesinden dolayı şeker hastaları tarafından rahatlıkla tüketilebilir. Kanın pıhtılaşmasını önler, kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır. İranlı bilim adamları tarafından kemirgenler üzerinde yapılan bir çalışmada soğanların kemirgenlerde testosteron seviyelerini yüzde 300’e kadar arttırabildiği gösterilmiştir. Sıçanlara 4 hafta boyunca her gün 3 ml taze soğan suyu verildi ve toplam testosteron oranlarında önemli ölçüde artış görüldü. Kontrol grubuna ait sıçanlar ile soğan suyu verilen deney…

Bolca yapılan hayvan araştırmaları, A vitamininin testosteron üretimindeki önemini göstermektedir. A Vitamini, kan-testis bariyerini, alkol formunda retinol olarak geçer, burada Sertoli hücrelerinde depolanır ve gerektiğinde biyolojik olarak aktif formundaki retinoik aside dönüştürülür. Sıçanlarla yapılan deneyler, testislerde daha fazla A vitamini konsantrasyonunun, bazal testosteron salgılanmasını ve bunun yanı sıra, demirin taşınmasından sorumlu transferrin; ve IGF bağlayıcı protein 4 (IGF’yi taşıyan), androjen bağlayıcı protein (androjenleri taşıyan), dönüştürücü büyüme faktörü-beta’yı (hücre büyümesi sağlayan ancak kanseri baskılayan) ve steroidojenik akut düzenleyici proteini (steroidlere dönüştürülmesi için kolestrolün mitokondriye taşınmasından sorumludur.)dahil olmak üzere çeşitli büyüme faktörlerinde rol alır. A vitamini ayrıca testislerde östrojen üretimini azaltır. A vitamini eksikliği olan sıçanlarda, seks organları atrofisine kadar testosteronun azaldığı görülmüştür bu da A vitamininin sadece testosteron üretimine yardım etmekle kalmayıp aynı zamanda testosteron üretimi için gerekli olduğunu gösteriyor. Farelerle yapılan birçok deneyi de onaylayan gine domuzu kullanan bir deney, A vitamini eksikliği ile ilişkili plazma testosteronda bir azalma buldu.…