Konfor alanı: kişilerin kendilerini güvende hissettikleri yerdir. İnsanlar genelde sınırlarını yapabildikleri ve kendilerini hiçbir şekilde riske atmayacak olgulardan oluştururlar. Konfor alanı bu tarife uyan her durum için söz konusudur.

 

Genellikle bu konuda bir paradoks varmış gibi gözüküyor çünkü redpill size en iyi halinize gelip, maksimum potansiyelinize ulaşıp temelleri sağlam güçlü bir alan oluşturun diyor. Burada redpill size bir fanus yaratıp buranın içerisine sıkışın demiyor. Değişebilecek koşullar karşısında zararınızı minimuma indirecek yatırımlar yapın diyor. Mesela sadece Türkiye’de yapabileceğiniz bir mesleği seçmek yerine yarın bir gün başka bir yere gitmek zorunda kalırsan veya kendi isteğinle başka bir ülkede yaşamak istersen bunu bir kayıp yaşamadan atlat diye söylüyor.

 

Konfor alanını bilinçli bir şekilde de oluşturabilirsiniz bilinçsiz bir şekilde de, bir bakmışsınız kendiniz konfor alanınızın içerisinde bulmuşsunuz. Konfor alanını evinden dışarıya hiç çıkmayan veya garsondan su isteyemeyen bir kişi üzerinden anlatmak istemiyorum çünkü birincisi, çoğunluğumuz bu kadar uçlarda yaşamıyoruz ikincisi ise bu tarz insanlarda tek problem konfor alanı değil. Bu kişiler aşağılık kompleksi ve eziklik duygusu ile de mücadele ediyorlar, bunlara daha sonra değineceğim için bu yazıda sadece konfor alanında bahsedeceğim.

 

Size, bunu kırmızı hapla yeni tanışmış birçok kişinin içine düştüğü bir örnek üzerinden anlatmak istiyorum. İlerleme sürecindesiniz ve bir arkadaş grubunuz var diyelim, gerçekten kendinizi geliştirmek için uğraşıyorsunuz, etrafınızdaki kişiler sizdeki değişimi fark ediyor, artık onları etkiniz altına alıyorsunuz ve grup içindeki dominantlığınızı ortaya koyuyorsunuz. İşte asıl amacınız bu olmamasına rağmen istediğiniz oldu, kendinize bir konfor alanı yarattınız.

 

Beynimizin daha doğru tabirle bilinç üstü bölümümüz, korteksimiz bizi sınırlandırıcıdır. Genel olarak inhibitör olarak davranır. Baskılayarak kontrol altına alır. Siz zorlu bir süreç içerisinden geçtiğinizde asıl amacınız daha fazlasını elde etmek olsa bile küçük kazanımlar size olduğundan daha büyük gibi gelmeye başlar.

 

Beyninizin telkinleri şuna dönüşmeye başlar; tamam yeter bak gelişiyoruz ama her yeni adım yeni zorluklar demek, aşmak gereken yeni engeller demek, daha fazla çabalamak demek, gel biraz dinlenelim ve anın tadını çıkaralım, sürekli yeni bir mücadeleye girersek kazandıklarımızın ne anlamı olacak ki, sürekli mücadele nereye kadar?

 

İşte birçok işe heves edip başlamanız ve zorlaşınca tüymenizin nedeni bu. Kırmızı hap öncelikle erkeğin kendisi ile olan savaşıdır dememizin nedeni de bu seni engelleyebilecek en büyük etmen kendinsindir.  İlerlemenin düz çizgide yürümeye benzemediğini ve dinlenmenin ilerlemede ne kadar önemli olduğundan sonra bahsedeceğiz fakat burada olan olay farklı; sen burada dinlenmiyorsun beynin seni kandırmasına izin veriyorsun ve duruyorsun.

 

Kendi krallığında mutlusun. Etrafındaki 3-5 insanı etkilemenin verdiği dopamin etkisi seni tatmin ediyor. Kendi küçük dünyanın merkezindesin. Bu süreçte kişisel gelişimin devam edebilir fakat sürekli aynı kişiler üzerinde gösterdiğin için belirgin bir ilerleme kaydedemezsin. Sadece ilerleme kaydettiğini zannedersin. Aksine sen bu minik adımlarla ilerleyip kendini koşuyor zannederken; konfor alanın içine saklanmamış adam ne kadar geride olursa olsun seni geçer.

 

Bu sürecin aslında bir de toksik bölümü vardır. Bu kişilere karşı elde ettiğin kontrol ve üstte olma hissi seni içine çeker. Buna inanırsın. Çünkü senin dünyan burası olmuştur artık. Sen diğer insanları görmüyorsun. Küçücük bir azınlığın üzerinde kurduğun bu dünyayı tüm dünyanın yansıması zannediyorsun.

Sonra ne oluyor biliyor musun?  Bakın arkadaşlar, hayat acımasız bir yerdir. Kimse hayat kadar okkalı vuramaz. Feleğin şaşar. Konfor alanından kontrollü bir şekilde çıkmadığın zaman diğerleriyle fark gittikçe açılmıştır. Her zaman açılır. Bu dünyada senin yapmadıklarını yapan manyak bir herif her zaman vardır. İşte bu durumda gerçeklerin altında ezilen her insanın yapacağı iki şeyden birisini yaparsın.

 

1 Kuyruğunu kıstırır ve eski güvenli yerini aramaya başlarsın, hazırlıksız bir şekilde elinden alındığı için saldırganlaşırsın. Hepiniz mutlaka havalı gibi gözüken fakat en ufak bir sorunla karşılaştığında dağıtan insanları bilirsiniz. Çizdiğiniz imaj olmayın. Çizdiğiniz imajın içini dolduran insanlar olun. Babasının parasıyla 25 yaşına kadar bir konfor alanında yaşayan sorunları daima başkaları tarafından çözülen insanın gerçek bir problem karşısında doğru davranabileceğine inanıyor musunuz? Davranamaz agresifleşir, saldırganlaşır.

 

Küçük başarıları, hak etmeden elde ettikleri, başkalarının yetersizlikleri üzerine kurduğu bu dünyanın illüzyonuna en başta kendisi inanmıştır çünkü.

 

2 adam gibi yoluna devam edersin.

 

Konfor alanından çıkmanın yolu daha önce yapmayı cesaret edemediğin şeyleri denemeye başlamakla mümkündür.  Öz güvenini geliştirmek, cesaret etmek, bu dünyada bir birey olmak istiyorsan zorluklara göğüs gereceksin. Sorun çözme becerisi olan bir birey haline gelmeden bu dünyada bir yer elde edemezsin, sadece başkalarının sana sunduklarıyla yetinirsin. Problem çözme becerisini ise kontrollü maruz kalma ile çözersiniz. Sabırlı olun. Küçük ama kendinden emin adımlar atın. Bir anda büyük bir problemin önüne atlarsan seni ezer geçer.

 

Şehir dışına çıkmayan ve sürekli bahane bulan insanlar var. Sorsan çok zengin olacak, çok büyük şirketler yönetecek. Ulan sen daha şehrinden çıkmamışsın.  Farklı kültürlerle nasıl yaşanılır bilmiyorsun. Japonya’da Norveç’te insanlar 16-17 yaşında dünyayı gezmeye başlıyor. Üniversite bitmeden 20 ülke görüyor. Daha okurken bile yok dolar kuru bilmem ne diyorsan, daha okurken bile bahane bulmaya başladıysan devam etme ve baştan bir kere daha oku. Hayata atılmayı 25 yaşına hatta yüksek lisans eğitimi falan filanla 30 yaşına kadar erteleyen insanla bu insanlar bir olur mu?

 

Çok uç şeyler hayal etmeyin. Dans etmeye çekinen bir insan mısın? Git bir gün bir yerde oynamayı dene. Yabancı dil problemin mi var? Yahu başına en kötü ne gelebilir? En kötü senaryoda insanlar   “ Ha ha ha şu salağa bak 2 kelime İngilizce bile konuşamıyor, ne kadar kötü aksanı var.” der. Kimse demez bunu ama desin ne olacak? Daha bununla mücadele edemeyen adam, bu kadar hassas bir adam şirket mi yönetecek? Çok iyi yerlere mi gelecek? Kızlardan ilgi mi görecek? Ödül mü olacak?

 

Bu kadar hassas olmayı mavi haplı düşünceler soktu sizin bilinçaltınıza. Sizden önceki insanlar doğa ile savaşıp hayatta kalma mücadelesi veriyorlardı. Savaşların olduğu dünyada hayatta kalıyorlardı. Sen 5 kişinin önünde konuşurken “ yanlış bir şey dersem bana ne derler?” diye düşünüp konuşmayı unutuyorsun. Sonra bir sürü insanın üzerinde ben çalışacağım falan filan diyorsun. Erkek adam bu kadar hassas olmamalı. Cesaret taklit edilemez tek duygudur.

 

Bu dünyada yer elde etmiş, statü, saygınlık, para gibi kavramların hepsini bir arada istiyorsanız, cesaret edeceksiniz.

 

Kendi konfor alanlarınızı bulun. Hayatınızı gözden geçirin ve adım adım hepsinden kurtulun.

Author

Write A Comment